Benimki çocuk yaşta başlayan bir yolculuk. Yürüdüğüm bu
yolda yaşamın çok fazla rengi olduğu, yaşadığımız hiçbir şeyin sebepsiz
olmadığı, tüm canlıların bir geliş sebebi ve birbiriyle bağlantılı olduğu, asıl
olanın sevgiden geçtiğini ve tüm bunların “İNSAN “olabilmemiz için
deneyimlendiğini anladım.
Bunların bazıları madde boyutunda yaşanırken bazıları da
mana boyutunda kendimi bulma yolculuğuma kapı araladı. Kendime durmadan
sorduğum soruların cevabını hiçbir yerde bulamıyorken kendi uyanış yolculuğum
bana kim olduğumu neden bu yaşamda “DEVRİM” olmam gerektiğini sayısız defa
hatırlattı.
Kendine karşı dürüst ve sorgulayıcı olan her insan, elbette
kendiyle karşılaşma duygusuna nail olacaktır.
Her şey gözlerini başkalarının yaşamlarından kaldırıp aynada gördüğün
gerçek seni fark ettiğin anda başlar. Bu yüzden bazı anlar tarifsizdir… Nasıl
anlatırsan anlat “Yaşayan bilir.” sözünün zuhur ettiği zamanlar vardır. Öyle hissettiğim
ve hala da devam eden sayısız deneyime sahibim.
Herkes kendi yolculuğunun kahramanıdır. Ya başkalarının
tarih yazmasına izin verirsin ya da kendini ilmek ilmek işleme cesareti
gösterirsin.
Gerçek herkesin başa çıkacağı bir durum değildir.
Karanlığın içinden geçmeden kendini göremiyorsun. Peki,
karanlıktan geçme cesaretini kimler gösterebilecek?
Bilmediğin her yol için bir pusulaya ihtiyacın olacak.
Herkesin hikâyesi kendine büyüktür ama idrak her şeyin tek bir anlam olduğunu öğretir.
Hem çok değerlisindir hem de hiçbir şey. Hem varsın hem de yok. Anlamsızlığın
içinde ki anlamsın. Çocukluğundaki yetişkin. Yetişkinliğindeki çocuksun.
Kendini yok etmeye çalıştıkça büyürsün, kendini var etmeye çalıştıkça küçülür.
Ne yaparsan yap hep tersiyle denge içinde olmayı öğretir yolculuk.
Çoğu için dengesiz gözüken dengeler içinde, peki ya sen
kalbinin dengesini bulmak ister misin?
Ben sadece benimle bu deneyimi iliklerine kadar
hissedebilecek ve kendi DEVRİMİNİ yararlanabilecek ruhlara ışık olma arzusu
içindeyim.
Tabi istersen…:)